24 Şubat 2015 Salı

Hoyrat, hüzünlü canfeda kuşu

Bazen küçük, küçücük bir kuş gibi kayboluruz denizlerde, dehlizlerde. Yorulmuşuzdur, yorgunuzdur, insanlara güvenimizi kaybetmişizdir, güvendiğimiz dağlara kar yağmıştır, dağ bile değildir heybetli sandıklarımız. Karbondiokside boğulmuş bir soba gibi yanmıyordur ateşimiz...Bu kuş da kaybolmuş , sağa sola bakmakta etrafında olup bitenleri kalbi sıkışarak anlamaya çalışmakta belki de minik kalbi korkuyla, acıyla küt küt atmakta.Onu bir pencere kenarında tutunmaya çalışırken bulmuş sanki diğer kuş ; tam denize düşecekken kanatları ıslanmışken, korkmuşken ve sinmişken... Güneşi bir daha göremeyeceğim sanırken.. "Baharından güneşi koparmışken..." İste tam da kocaman bir kuş tam ümitlerin bittiği minik kuşun vazgeçtiği anda onun elinden tutmuş.Tutunmuş heybetli kanatlarına, sığınmış. İnsanın böyle sevdikleri, dostları, arkadaşları olmalı apansız, çekinmeden arayabileceği tam düşerken tutunabildiği.Bu yazı altın kanatlı hüzünlü canfeda kuşa yazıldı.Her daim yanında olduğum, olacağım taaa kal-u beladan ahirete dek, kanatlarına mavi boncuklar takacağım ve bilsin bunu bilsin ;onu yalnızca Göğüs kafesimde saklayacağım, yalnızca göğüs kafesimde...Ve unutmadan böyle hoyrat olma minik kuş, sanma ki uzaktayım . Yakınındayım , yakınımdasın çok yakınımda sol yanımı yokladığım yerde ; göğüs kafesimde, soluğumda. Ne demiş güzel peygamber ''Kişi sevdiğiyle beraberdir.''   Yazıyı güzel bir Metin Altıok'un güzel kuş dizesi ile noktalayalım: "Soluğuma bir küçük kuş tünemişSeninse gölgen yıldız dolu gökyüzünden biçilmiş''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder